Seni senden çok seven bir güruha ihtiyacın vardır. Seni senden iyi bilen, senden iyi bilemese bile her adımını dikkatle izleyen bir güruh. Bu güruh öyle bir güruhtur ki, iyi gününde yanında olduğu gibi, senin ”kalbini” bildiğinden, kötü gününde daha çok yanında olacaktır.
Bir süredir borsa yatırımcısı olanlar bilirler. Sevdiğimiz ve inandığımız şirket, birazcıkta aşık olduğumuz şirket, kötü bir fiyatlamayla borsa’da karşılaştığında o şirkete daha çok sarılırız. Daha çok hisse almaya devam ederiz ki, ileride bu şirketin daha iyi yerlerde olabileceğine inandığımız içindir. Kimi Temel Analiz yaparak bu aşka kavuşur, kimi de aşıkları dinleyerek aşık olur. Bu aşıkların kendi derdidir. Doğru ya da yanlış demek şu aşamada bizim konumuz değil.
Peki bu şirketi ilk gören kimdir? Kim aşık olmuştur ilk bu şirkete? Aslında bunlar hiç önemli değildir. Önemli olan bu şirkete ilk hangi yetenekli şairin veya şarkıcının aşık olduğudur. Çünkü bu şair veya şarkıcıların dinleyeni çoktur.
Ya da öyle bir şirketsindir ki, herkesin gözünün içine bakarak kendini anlatırsın. Derdini, tasanı, davanı. Bir başarısızlığa uğramamak için elinden gelen uğraşı verdiğine inandırırsın.
İşte öyle, yatırım ve büyüme planlarını yatırımcısına iyi açıklayan şirketler, yatırımcıyı zarara uğratacak ikinci bir amacı olmayan şirketler ve bu konuda güven veren şirketler, güncel olan tüm olumsuzluklara rağmen uzun vadede kazanacaklardır.
O zaman gayet basit bir dille, bir hedefe inanan ve bu hedefi yatırımcısına iyi anlatabilen şirketler başaracaktır.
Nitekim yatırım yapmak zorlu bir iştir. Yalnızca maddi varlığının yeterli olması yetmez. Bürokratik süreçlere takılırsın, siyasi veya toplumsal süreçlere takılırsın, ayağına çelme takmak isteyenler çıkar ve söylemekten utandığımız daha bir sürü şey. Fakat yatırımcın arkandaysa ve yatırımının sonuçlarını ve aşamalarını bir aşık gibi takip ediyorlarsa, bürokrasi ve ayağına takılan çer çöp yatırımcından çekinir. Bu durum benim naçizane gözlemlediğim bir durumdur. Lakin şundan eminim ki, yatırımcıyı seven şirketi hepimiz daha çok seviyoruz.
Sevdiğim yatırımcı dostu şirketler o zaman şunlar diyebiliriz:1- Derdi olan şirketler2-Derdiyle dertlendiğim şirketler3-Derdini anlatabilen şirketler
ÖTE YANDAN,Her uğraş gibi, bir konuda uzmanlaşmak süreç gerektirir. Bu süreç içerisinde ne kadar öğrenirsek ve ne kadar uzmanlaşırsak, o konunun uzmanı olmaya o kadar uzak olduğumuzu hatırlamaya başlarız.
Ülkemizde beraberce geçtiğimiz ekonomik gidişattan dolayı kendimizi Robert Kiyosaki’nin yazdığı ”Zengin Baba-Yoksul Baba” daki ikilemde buluruz. Hayatımı daha iyi idame ettirebilmem için ne yapabilirim? (Bu kitaptaki tek ikilem bu değildir, okumayanların hemen okumasını öneririm.) İşte bu yüzden yıllardır en zayıf olduğumuz finansal okur yazarlık meselesi üzerine gitmeye karar vermiş bulunmaktayım.Biraz daha yoğun olarak bu sonu gelmeyecek öğrenme sürecindeki tecrübeleri aktarma gayretinde olacağım.
İnsanın en büyük yaptığı yatırım, kendine yaptığı yatırımdır. Bu benim sözüm değil. Ama benim olmadığı için, benimmiş gibi sevemeyeceğim anlamına gelmez. Yatırımın en güzeli de, en şatafatlısı da insanın kendisine yaptığı yatırımdır. Gerisi zaten gelir.